Guşbakışı

Mayıs 25, 2007 at 11:40 pm (Saçmalamalar!)

Bir gün sabaha doğru Erdinç’in camının dibinden seyreyliyorum uzun caddeyi gayet guşbakışı, polisin yolun yanlış tarafına konmuş “yimmialtı ıııIIIIIıııııııı çek aağğğğğbaayı oğğdan” diyerek arabanın sahibini ürpertmesinden iki saat evvel.

Güneş yeni doğmakta daha. Eskişehir’in bilindik manzaraları var sigarama eşlik eden biricik sokağımızın üzerinde.

Bir simit fırını çırağı takmış simitleri bisikletinin arkasındaki sepete. Simitler üstü açılmış yarım kolisel kolinin içinde hizaya “En çok nasıl sığar?” şeklinde dizilmiş. Bir okulun kantinine yetişiyor belki de o an hüzünlü olduğunu bile fark edemeyecek kadar uyku sersemi olan hüzünlü çırak. Simitleri yetiştiriyor okulun en erken gelen, okulda simit kahvaltısı seven, kantincinin en gıcık olduğu tek-tük manyak öğrencilere. Kantincinin yüzü gözümün önüne geliyor simit kolisinden yansımalarda. Bana ne lan kantinciden? Ve fakat acayip gıcık olurum kantine bir şeyin benden önce  henüz gelmemiş olmasına.

Bir kuş üstümden geçiyor geçen sene piyasaya çıkmış şarkıdan bi-haber. Gün boyu gaga sallayacak. Emekçi bir kuş. Tulumundan, gaklamasından belli. Hem patron bir kuşun bu saatte ayakta hele hele havada işi ne?

Ben aylaklıktan, simitçi öğrencilere hizmetten, kuş karın açlığından ayakta.

Bir iki dakika içinde bu saçma sapan kadrajın içine ihtiyar bir sabah yürüyüşçüsü giriyor. Dem be dem yaşlanmış. Güzelce, tadını çıkara çıkara yaşlanmış belli. Ve fakat zırt-pırt arkasına dönüyor. Arkasını kontrol ediyor. Ortalıkta peşe takılma potansiyelleri ile tanınan uyuz ve fakat kendi çapında sevimli itlerden de yok. “Bi b.k yok amca arkanda. Devam et. Sen yoluna bak.” diyesim geliyor. Ama iyi ki de demiyorum. Densizlik edeceğimin farkına varıyorum. Oturup izliyorum amcayı.

Bir iki adım, arkasına bakıyor. Bir adım. Pıt! Arkasına dönüp bakıyor. Pıt pıt! Dönüp bakıyor.

Aptalca çağrışımlar geliyor aklıma. Adam sanki geride bıraktığı ömrünü kontrol ediyor. Güzel yaşlanılmış olsa bile insan gerisine dönüp bakmanın cazibesine karşı koyamıyor herhalde. Pıt! Dön bak. Pıt pıt! Manyak gibi dön bak! Devamlı bak. Geride kaldı onlar BAK!

Adam arkasına bakıyor. Ben ise ellerime. Ellerimdeki potansiyel çizgilere. Yaşanacak yaşanmışlıklara.

Eskişehir’de güneş doğuyor her birimize ayrı ayrı. Simitçiye, emekçi kuşa, bana ama sanırım en çok da amcaya.

Kıçımı devirip bayılma moduna geçer iken ağır ağır yatakta dönüp manasızca arkama bakıyorum. Ellerimle işaretlenmiş.

Ne denilebilinir ki?

Gün geliyor!

#zafro#

3 Yorum

  1. compili-keytıd.. said,

    Bir kuş üstümden geçiyor geçen sene piyasaya çıkmış şarkıdan bi-haber…
    güncelliği belli güne birşey demeyen oturup izleyen densizlik etmeyen an itibariyle beyaz show daki kahkaha teyzeye tepki vermemi engelleyen bundan dolayı da gün gelmiş gece gelmiş geceyle sabah arasında yolculuklar olmuş demem gerektiğini hissettiğim ve cümle bitişini hissedemediğim herşeyin bir saniye içinde bittiği dinamik olduğundan kelli, ben olsaydım tepkisizliğimden ötürü tepki vermediğim arkadaşımın korkuluğunda korkulukluğunda-o ne ola ki-yazmış ourdum der,pıt diye eklerim..:S

  2. aysedune said,

    nedense sabah sabah (seda sayan ını izlemektense ) etrafı izlemek ,insanları izlemek, onların hayatlarını tahmin etmek, ve davranışlarının gözlemlemek daha kolay oluyor.
    hatta sabah her şey daha taze, dokunulmamış oluyor, taze bi hava, taze bir başlangıç;
    bazıları için artık çok sıradanlaşmışsa da siz yine arada bir kalkın erkenden, hem de çılgın gibi 5buçukta, siz de bi yürüyün, etrafı izleyin, her şey daha basit geliyor, göreceksiniz.

    Ya da zafro gibi yapın;durun bi köşede ve zamanın geçişini izleyip yaşanmış yaşanacaklarınıza “yeni yazılar”ı ekleyin.

    ya da “guş” gibi yapın, bakın havadan insanlara.
    (noTTTtttttttt: e guş için kolay tabi, yiyorsa gel de aşağıdan yaşa bizim gibi, tepeden bakıp bakıp bir üstümüze pislemezler mi, tepemin tasını attırırlar : ) )

  3. erdinch said,

    bu yazıya ön ayak olan mekan benim odamdır
    uyku uyunulmaz o odada
    aslında normalde de uyku dışında bişi de uyunulmaz

    her neyse polis gelir
    arabasını park edenlere ceza park eder
    sucu gelir,kamyon geçer
    tır geçer
    beni hep sevdiceğimi gördüğüm rüyalarımdan ayırır

    sinirlendirmeyin beni
    oda konuşulacaksa eğer
    ben konuşacağım
    ben saksı değil
    türkiyeye odayı ilk ben getirdim

erdinch için bir cevap yazın Cevabı iptal et